Fryderyk Franciszek Chopin, 1810 yılında Polonya’nın Zelazova- Vola kentinde doğdu. Chopin doğduktan kısa bir süre sonra Chopin Ailesi Varşova’ ya taşındı. Chopin Ailesi’nin Varşova’ya yerleştiği yıllarda kentte kültür ve sanat yaşamı önemli bir atılım içindeydi. Varşova’nın müzik yaşamının şekillenmesi sürecinde, Varşova Üniversitesi yeni yapısına kavuşmuş, kısa süre içinde ciddi müzik eğitimi almak isteyenlere yardımcı olmak amacıyla konservatuvar oluşturulmuştu. Chopin bu süreçte Fransızca öğretmeni olan babasından Fransızca öğrenirken, diğer taraftan annesinden piyano dersleri alıyordu. Chopin altı yaşına geldiğinde artık annesinden müzik konusunda öğrenecekleri tükenmişti. Daha iyi bir öğretmenden yardım istemek gerekiyordu. Dostlarının tavsiyesi ile Chopin, Bohemyalı piyanist Wojciech Zywny’den beş yıl boyunca ders aldı. Bu süreçte Chopin’in özellikle piyano derslerinin temelini oluşturan Bach ve Mozart’a olan bağlılığı tüm yaşamı boyunca sürecekti. Bach’ın prelüd ve füglerini her zaman büyük bir hayranlıkla çalmıştır. Yaşamının son yıllarında bunları ezbere çaldığını gören öğrencisi, bu denli zor yapıtları nasıl aklında tuttuğunu sorduğunda Chopin şu yanıtı vermiştir: “Böylesi bir müziği insan tüm yaşamı boyunca unutamaz.” Annesinden ve öğretmeninden dolayı Polonya halk ezgilerini seven Chopin 1817’de henüz bir yıldır düzenli piyano dersleri alırken iki Polonez bestelemiş, notaları iyi yazamadığı için yapıtların kâğıda geçirilmesini babası Mikolaj Chopin üstlenmiştir. Günümüzde Sol minör Polonez ve Op. Post. Si bemol majör Polonez olarak anılan yapıtlar bestecinin dönemin örneklerindeki dili ne denli ustaca yenilediğinin en iyi kanıtıdır.

1818 başlarında Chopin halk önünde ilk konserini vermiştir. Konserde Adalbert Gyrowetz’in Sol minör Piyano Konçerto’sunu seslendiren Chopin olağanüstü yeteneği karşısında dinleyicileri hayrete düşürmüştür. Chopin 1826 yılında üniversiteye bağlı Varşova Lisesinde beste ve müzik teorileri üzerine eğitim görmeye başlamış, bu süreçte Josef Elsner ile çalışmıştır. 1823-26 yılları arasında yeni besteler yazan Chopin, birbiri ardına gelen konserlerden sonra 1829 yılında Viyana’ya gitmiş ve bu sanat merkezin de aynı yıl iki konser vermiştir. Polonya’nın en büyük piyanisti ve bestecisi olarak kabul edilen Chopin, 8 Eylül 1831’de Paris’e yerleşme kararı almış, Paris’teki sanatçılar arasında en çok Liszt ile arkadaş olmuştur. 1948 yılında Londra’ ya giden burada konserler veren Chopin ardından İskoçya’ ya gitmiş burada da bir dizi konser vermiştir. Londra’ya döndüğün de sağlığı iyice bozulan Chopin Paris’e dönmeye karar vermiş, 17 Ekim 1849’da otuz dokuz yaşında ölmüştür. Ölüm haberi Paris’te büyük yankı uyandırmıştır. Cenazesinde vasiyeti üzerine, Mozart’ın Requiem’i okunmuştur. Yine isteği üzerine öldükten sonra, kalbi çıkarılarak Polonya’ya gönderilmiştir.

Chopin’in piyano için bestelediği yapıtlar çalgının gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Yaşamı boyunca bestelediği; Çeşitleme, Sonat, Konçerto, Ballad, Vals, İmpromptu, Etüt, Polonez, Prelüd, Mazurka, Vals ve Noktürn gibi müzik türlerini içeren yapıtları ile Chopin birçok besteciye ilham kaynağı olmuştur. Chopin’in yaşadığı dönemden günümüze kadar bestelediği eserleri neredeyse her piyanistin konser programlarında başlıca seslendirdiği yapıtları arasında yer almaktadır.